Merhaba!




Buraya bilinçli gelen ya da Arif'in attığı golü ararken kendini bir anda burada bulan kısacası yolu bir şekilde buraya düşmüş olan herkese merhaba!

Bu bloğu (blog kelimesi sesli harfle başlayan bir ek aldığında g yumuşayıp ğ oluyormuş bu arada, iyice araştırdım) açmayı uzun zamandır istiyordum aslında. Ama günleri kaos ve karmaşa içinde, bol bol ders çalışmakla geçen 6-22 yaş arası her Türk gencinin anlayacağı üzere fazla vaktim yoktu. Şimdi söyleyeceğimi 22 yaş üstündekiler iyi bilir diye tahmin ediyorum; üniversitenin bitmesiyle feci bir boşluğa düştüm. Bunun sürecin bir parçası olduğunu, üniversiteyi bitiren herkesin aynı boşluğa düştüğünü de kısa süre önce öğrendim. Ve dedim ki; bu süreçte yaşananları ve dahasını anlatabilsem, paylaşabilsem ne güzel olur. Bloğumu düzenleyip üniversite sonrası hayatı, yüksek lisansı, iş bulma maceralarımı, ilk kitabımın yayınlanma sürecini, dergide yazmaya nasıl başladığımı, eğlenceli anılarımı ve kısa hikayelerimi burada sizlerle paylaşmaya karar verdim. Çünkü neden yapmayayım ki? :D

Gerçi çok heyecanlı bir hayatım yok ama kendi sıradanlığı içinde nadide ve hoş. Hepimizinki gibi aslında. Yani baştan uyarayım; kovulduğum işimdeki patronumdan intikam aldığım, eski sevgilimin evini yaktığım, hoşlandığım adamla flört edebilmek için eşarp ve gözlükle peşine takıldığım 'kesin yaşanmıştır bu' diyeceğimiz türden epik hikayeler beklemeyin benden. Çoğunlukla sıradan, basit konularda gevezelik edeceğim.Taze bir yazar olarak arada kısa hikayeler ekleyeceğim, yazmak hakkında da bol bol konuşacağım. Başarıların yanı sıra başarısızlıklardan, gerçekleşmeyen beklentilerden de bahsedeceğim. Çünkü hayat; çoğu kişisel gelişim kitabının öne sürdüğünün aksine sadece başarılarla şekillenen bir şey değil bence. Başarısızlıklarımız bizi çok daha fazla etkiliyor bile olabilir hatta. Evet, işte bunları konuşacağız. Planlarım bu yönde en azından. Belki de sadece sohbet eder, yalnız olmadığımızı fark ederiz. Kim bilir?

Bu bloğun benim için anlamından bahsetmek istiyorum biraz da. Friends'in (Friends en sevdiğim dizilerden biridir, gerçi kimin değil ki?) senaristleri Martha Kauffman ve David Crane, diziyi yirmili yaş bunalımını atlatmaya çalıştıkları sırada yazmışlar. Bir parçamın bu blog sayesinde modern dünyada ayakta kalmamı sağlamasını, yirmili yaş bunalımını atlatmayı en azından kolaylaştırmayı umduğunu itiraf etmem gerek. Yani bu blog benim için bir proje olacak. Şu anda yirmi beş yaşında olduğuma göre en az beş yıllık bir proje olacak.

Biraz da kendimi tanıtmak istiyorum bitirmeden. Ben Burcu E. Çakmak. İyi bir üniversiteden ve sevdiğim bir bölümden mezun oldum. Hem de bölüm birincisi olarak ve yüksek onur derecesiyle. Umudunuzu kırmak gibi olmasın ama hala iş bulamadım. Gerçi bu benim yeterince 'tutkulu' olmamamdan kaynaklanıyor sanırım. Arkadaşlarımın çoğu iyi kötü iş buldu çünkü. Hiçbir zaman hayatta ne yapmak istediğini bilen biri olamadım ki bu çok üzücü gerçekten. Çok da yorucu... Şu anda yine güzel bir üniversitede sevdiğim bir alanda yüksek lisans yapıyorum. İlk kitabım 2017'de yayınlandı. Şu anda yeni projelerimin üstünde çalışıyorum. Aynı zamanda Kıyı'da adlı edebiyat dergisinde köşe yazarıyım, iki ayda bir kısa hikayelerimi paylaşıyorum köşemde.

Evet, sanırım bu kadar. Şimdilik en azından. Bir sonraki görüşmemize kadar kendinize iyi bakın.

Ciao 







Yorumlar

Popüler Yayınlar